Mustafa Kılınç ile Bilinçaltı Değişim Programları
Haftanın Sözü
İnsan düşündüğü kadar güçlü inandığı kadar değerlidir.
NLP DAP
NLP DAP MUSTAFA KILINÇ İLE SERTİFİKALI NLP PROGRAMLARI
Mustafa Kılınç'ın Eserleri
Mustafa Kılınç Eserleri

ŞİDDET DAVRANIŞINA KARŞI ÖZ BAĞLANTI

Ülkemizde yaşanan kadın cinayetleri, şiddet ve duygusal şiddet sorunlarının çözümü “konuşmakla” olmaz dedi.
Gün geçmiyor ki ülkemizde bir şiddet ve cinayet haberi gelmesin? Ne oluyor da “Ben karımı çok seviyorum” diyen insanlar sözde sevdiklerini gözlerini kırpmadan öldürebiliyor? Akıl süzgecinden baktığımızda pek mantıklı gelmiyor değil mi? Evet hiç mantıklı değil. Kadın cinayetlerinden sonra bir bakıyorsunuz yetkili kişilerin ziyaret ve sorunu önlemeye yönelik sürekli kendini tekrar eden açıklamaları. Sonra sonrası yine aynı. Döngü aynen devam ediyor.

KADIN CİNAYETLERİNE VE ŞİDDETE DUR DEMEK İÇİN “5B”

1) ÖZGÜVENLİ OLUN
Kendilerini “yeterli” ve güvende hissetmeyen bireyler sürekli başkalarının (aile, eş, akraba, çocuk, arkadaş) onayına ihtiyaç duyarlar. İçinde yetiştiğimiz aile, eğitim sistemi hep bizi yeterli ve yarışmacı bir sistemle ölçtüğü için kimse bizim kendimizi “öz değerli” hissetmemize fırsat vermez.
Baskı ve cezanın çokça yaşandığı, sevap – günah, kötü – iyi, yanlış – doğru vb. etiketlendiği aile ve toplumlarda yetişen bireylerin içsel dünyalarında sürekli kendini suçlayan “İÇSEL KONUŞMA” Vardır. İnsana, şartsız sadece insan olduğu için değer verilen aile ve toplumlarda “öz değer” çok daha kolay kazanılır. Öz değere sahip olan kişiler kendilerini başkalarının yaklaşımlarına göre değerli ya da değersiz hissetmezler. Kendi değerlerinin farkındadırlar. Öz değer bir anahtardır.

2) ŞİDDET “DUYGUSAL BİLE OLSA” HAYIR DEME CESARETİNDE BULUNUN
Duygusal şiddet, fiziksel şiddetten daha masum değildir. Kemiklerinizin yerine, kalbinizin, benliğinizin ve yeterliliğinizin kırılmasıdır.
Bilmenizi isterim ki;
“Kırılan kalbin Ustası Yoktur.”
Duygusal şiddet, fiziksel şiddette olduğu gibi hemen fark edilmeyebilir. Suç kabul edilip cezalandırılması söz konusu değildir.
Duygusal şiddette; anne – baba, aile büyükleri, kardeşler, sevgili, eş, çocuklar vb. yöneticiler, arkadaşlar tarafından maruz kalabilirsiniz. Duygusal şiddet aynı zamanda, bir beyin yıkama makinasıdır. İnsanın kendine olan öz güvenini, saygısını, yeterlilik inancını, yok eden bir güce sahiptir.
Geçmişte ne kadar zeki, çekici, başarılı olursa olsun. Duygusal şiddet mağduru kendisini “yetersiz, suçlu, baş belası, fazlalık, aptal, iki yüzlü gibi hissetmeye başlar. Bu durumu “DUR” demezse kendi kendini gerçekleştiren kehaneti yaşamaya mahkûm kalır.

3) KENDİNİZİ TANIYIN
Her şeyin bir sınırı vardır. Ne istediğinizin farkında olun. Kendinizi tanımadan başkasını tanımaya, o kişiyle ilgili referans peşinde koşmaya, burnunuzun dikine gitmeye çalışmaktan vazgeçin. Önce kendinizi tanıyın. Kendini tanıyan, kültürel, duygusal sosyal açıdan gelişmiş ve ekonomik bağımsızlığa sahip bir bireye duygusal şiddet uygulayabilmek daha zordur.
Çıkış yolu olmadığına inanan mağdurlar, yalnızca kendilerinin değil, diğer aile bireylerinin ve toplumun da sağlığını tehdit eder. Her ne pahasına olursa olsun kendinizi geliştirin.

4) DUYGUSAL ŞANTAJA DİKKAT
Nedir Duygusal Şantaj; aslında kendimizin istemediği ancak ebeveynlerimiz, sevgilimiz, eşimiz, arkadaşlarımız ve çocuğumuzla olan ilişkilerimizi korumak için onların istediği bizim arzu etmediğimiz şeyleri yapmak zorunda hissedişimizdir. Elbette ki yakın ilişkiler özveri gerektirir. Ancak bu özveriler bilinçli, gönüllü, sevgi ve saygı çerçevesinde olduğu sürece yaşamı ve ilişkileri güçlendirme gücüne sahiptirler. Ama karşımızdaki kişinin kendini acındırması, bizi tehdit etmesi veya umut tacirliği yapması sonucunda ortaya çıkar.
İyi niyetlerin kötüye kullanılması, korkutulma, suçlu hissettirme, yargılama ile istemediğimiz şeyleri yapmak zorunda kalıyorsak dikkat! Alarm zilleri çalıyor demektir. Bütün bunlar şiddetin oluşmasından önceki duraklardır.
Şantaj; cezalandırıcılar, rezil ediciler, yokluğuyla tehdit edenler, şarta bağlı olarak seviciler, ben sana kıyamamcılar, aile kolikler vb. hangi maske altında gelirse gelsin taviz verilmemelidir.

5) SUÇLULUK VE UTANÇ DUYGUSUNDAN KURTULUN
Yaşarken hiç hata yapmayanımız? Yanlış kararlar almayanımız? Reddedilmeyenimiz var mı? Elbette ki yok. Bu yaşamın olağan akış! Erdemli ve kendini tanıyan insanlar hatalarının farkında olduklarında sorumluluğu üstlenirler ve yapmaları gerekeni yaparlar. Ancak bazı insanlar yaptıkları hatanın “suçluluk” halkasına takılı kalır ve hatasına devam etme konusunda direnir. Bilinçsizce sürdürülen suçluluk duygusu, öfke ve saldırganlık davranışını tetikler. Yaşam amacını kaybetmiş, endişe, kaygı, stres, depresyon sorunlarıyla boğuşuyorsanız “suçluluk inanç” kalıplarınıza tekrar bakmalısınız. Suçluluğun makinesi bizim kendi içimizdedir. Kimsenin tanıklığı ve onayına gerek yoktur. Oysa ki “utanç” bir tanığa ihtiyaç duyar. Yargılamaya, değerlilik ve özelliklerimizin elinden alınmasına ihtiyaç duyar utanç duygusu.
Kendimiz için içinde bulunduğumuz suçluluk ve utanç duygularından kurtulmalıyız.
Kendi hayatınız üzerinde düşünün. Sadece suçlamak size bir yarar sağlamaz. Sonuç almak, hak ettiğiniz yaşamı sürmek için önce siz kendinizi sevin, değerinizi bilin. Bir sınırınız, bir yaşam amacınız olsun.

“İnsan düşündüğü kadar güçlü, inandığı kadar değerlidir.”
Mustafa KILINÇ

Bu hayat sizin. Düşünün ve kendi içinizde ayağa kalkın…

NLP Lideri Mustafa Kılınç Diğer Yazıları
Mustafa Kılınç Biyografisi
REİKİ VE DEĞİŞİM PROGRAMLARI
NLP DAP
Dailymotion
Nlpdap
40 Arena
Youtube